CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

27 Haziran 2009 Cumartesi

the great escape #3

- laptopumun siparişi iptal olduğu için nete nadir girebiliyorum. saat farkından ötürü de çoğu arkadaşımla konuşamıyorum. burdan selam olsun herkese okumayana da olsun. kredikartım enternasyonelmiş o yüzden kabul edemiceklermiş amerikanexpres istiyolar. son of bitch.

- halim vaktim yerimde. haftada 250-350 dolar arası değişen bi maaşım var. gelmeden önce hesaplıyodum olm ben orda yemem neler alırım neler diye. olmuyo. çok gezince çok yiyiosun. bi de ekonomi güzel olduğu için alım gücü 4-5 kat yüksek o şekilde hesaplayın. misal haftalık alışveriş yapıyoruz 3 arkadaş, 70 dolar tutuyo. yemeğinden tuvalet kağıdına birasına kadar. 21 yaş altı falan dinlemiyorum fake ID falan. yalnız barlar fotorafa da baktıgı için malesef çoğuna giremedim.
- ateşböcekleri çok fazla burda acayip her gece görüyorum. zaten ateş yakıyoruz millet uyumaya gidiyo amerikanlar türkler falan ben tek başıma, veya x ile kalıp ateşböceği seyrediyoz, yıldız seyrediyoz. x türk. o bakımdan olmadı. insan hayıflanıyo lan dünyanın neresine geldim ona mı aşık olucam diye. ama kendime yakın hissettiğimden ötürü kanka olarak kalması iyi. ateşböceği güzeldir. hem gülüyoz.
- burda acayip fazla sayıda sincap ve rakun var çok şekerler. m&m s le besliyorum. müdavim oldular. :)
- domuz yedim. bacondan smokehouse'a hotdoguna hepsini tattım. muhteşem bişey. pirzola gibi tadı var. yalnız ağır. aşırı doyurucu ve ağır. güzel bişey değil. bizim etimiz daha güzel hafif falan hem de lezzetli.
- johnny rockets diye bi hamburgerci var muhteşem biyer. tam bir amerikan klasiği. vintage dekore etmişler. masalarda jukebox var. 5 sent atıp şarkı seçiyosun şarkılarda 60-90 arası efsane şarkılar. 1,5 dolar falan harcadım. :)
- glen falls diye bi kasaba var yakında oraya gittik barları falan çok güzel dediler. gerçekten öyle. filmlerdeki gibiymiş. bilardo var langırt var herkes sarhoş, motorcular var dövmeli kızlar var çok fena. bar kavgası bile gördük madafaka. trainspottingdeki sapık elemanı hatırlar herkes, onun veliahdını gördük resmen. :) çeteler falan çok fazla. kız çeteleri var. laf atıyolar. para da çalıyolarmış ama kız diye yumuşak davranmadık küfürler falan havada uçuştu. kavgaya bile girebilirdik öyle pis insanlar.
- tüm rolır kostıları denedim kendimden geçtim. ulan bizde de yapsınlar ya.
- bi tane bungee jumping var sky coaster diye, 80 metreden iple serbest atlıyosun.
ölümü gördüm, artık tanrıya inanıyorum. küçük holy bible falan aldım boynuma takmak için. hayatım sonsuza kadar değişti.
- dövme yaptırcam mick'in oğlunun arkadaşına. 80 dolara şahane bişey yapıcak ama öyle böyle diil. bakalım.
- harley davidson kullandım. mick'in motoru. samimi olunca 20 gündür verdi bi tur at gel dedi. çok zor kullanması ama gerçekten altınızda bi canlı var. alıcam lan. vallahi alıcam. :)
- hala uzun uzun mick'i , hannah'ı ve aubrey'i anlatıcam sözde. geyleri de anlatıcam. ama onlar durum değil olay hikayesi olduğu için sonraki entry'e kalsın yine rahat rahat yazayım.
- ayrıca görseller için de bekleyiniz. para biriktiriyorum, eos 500d yolda.

- see you later alligator. öpüyorum. he bi de paristeki hardala burdan selam yolluyorum.

17 Haziran 2009 Çarşamba

six flags the great escape #2

hala mick'in bilgisayarini kullanarak girmekteyim bu yaziyi. bilgisayarimi siparis ettim ama daha gelmedi. iyi bisey aliyim dedim ama kucuk boyutlularin iyisi yok, 2 ay sonra demode olcak cinstenler. o yuzden mecburen 17.3 inclik bisey siparis ettim, nasi tasicam hicbir fikrim yok. muhtemelen sirt cantasi alirim burdan laptop yeri olanlardan oyle yapariz. ama cok guzel film izlenir heee. :)
bugun park kapali, asil sezon temmuzda basliyo 7 gun acik olucak. bugun off oldugumuz icin gittik lake george'a. lake george kaldigimiz yerden 3-4 mil uzakta muhtesem bi gol. yanlis bilmiyosam hudson nehrinin bagli oldugu havza. salliyo da olabilirim hatirlamiyorum. ama bagliysa bunun anlami newyork city e bagliyiz kanimizla canimizla demektir. :) lake george cok canli bi yer. kaldigimiz yere gore en azindan. daha buyuk bi kasaba. aslinda kasaba denmez sehir gibi ufaktan. ama town kullanmak istemedim. barlar falan cok guzel, dovmeci ve piercing ci muhtesem bi yer var; gittim bugun 1 saat muabbet ettim. orda yaptircam dovmemi, bisiler de baktik. ama param olursa miami ink'e giderim eylulde. :) belli olmaz.

kulagima takacagim pirsink buldum super. bi tane skinhead kiz vardi cok guzeldi bana bira ismarladi. burada kizlar capkinlik yapiyo, eger bi kiz sizi eh hos olarak buluyosa hayvan gibi bakiyo. mesela taksimde ben bi kizla goz goze geliyim, kizla goz flortu bile etsek 2-3 saniye sonra gozunu kacirir hafiften tebessum olur utanir falan. burda okuz trene bakar gibi bakiyolar. biz utaniyoruz. gercekten amerikanlar cok fena. bi de irk olarak cok guzeller; kizlari da erkekleri de tas gibi. hic cirkin gormedim. soyle bisey var halkin yuzde kirki falan obez; ama yine de yuzleri guzel. tabi obezler cirkin oluyo bakmiyoruz.

iskeleye coktuk bisiler iciyoruz, arkadaki banklarda 3 kiz oturuyodu kikirdiyolar, bitanesi ingiliz aksaniyla merhaba dedi. biz sok olduk koptuk falan. what falan dedik. nasilsiniz dedi. gul gul olduk. sonra anlatti iste megersem her sene cok turk oluyomus burda bi tane sevgilisi bile olmus. ama kiz cok yayvandi iyi gunler dileyip gittik. o kadar atak olani da tehlikeli yani dimi. neyse sonra gift shoplara gittik cok guzel seyler var. hediyelerimin cogunu ordan getircem. kendime de rakinrol tabelalari falan buldum. dukkanlarin cogu rakinrol ve vintage tarzindaydi muhtesem seyler vardi. 200 dolar falan harcarim heralde geri donerken.

neyse anlaticagim cok sey var, ama gitmem lazim. disari cikcakmisiz. aksam marsmelov yapmayi oreticek mick ateste, bira da aldik, parktaki amerikanlar da gelir mickin arkadaslari super olur. mickin arkadaslari dedigim adam 44 yasinda arkadaslari 20-25. :)

neyse sonraki yazimda mick'i ele alicam. ayrica hannah ve audreyden de bahsedicem. bi de geyler var onlari da anlatirim.

see u later; kisses.

13 Haziran 2009 Cumartesi

six flags the great escape #1

nihayet bi bilgisayar buldum ama hala alicagimi bulamadim. buralar cok guzel. 5 gundur burdayim zippodan gunes gozlugune manyakca alisveris yaptim. 3 tane turk arkadasla 2000 dolara gmc marka jip bulduk sahane bi iki hafta icinde alicaz insalla. bugun ise gercek olarak basladim sabah cocuk ride larindaydim sonra rolir kostir verdiler bitane. ingilizcemi ve elektronik melektronik o seyimi begenmisler yarin 3-4 rolirkostir daha ogretcekler bi tanesi benim olcakmis. en yakin zamanda bilgisayar alinca daha anlatcaklarim var. mick diye bi adam var mesela. kaldigimiz yerin sahibi. onun hakkinda mutlaka bahsetmeliyim. neyse simdi laptop bakmam lazim kisitli internet zamanimda, opuyorum. take care. yueseyden bildirdi.

7 Haziran 2009 Pazar

millenium lounge.

şunu söylemek istiyorum, işbankasından mutlaka kredi kartı alın. öğrenci möğrenci farketmez. şu an havaalanındayım. işbankası millenium lounge'ta giriyorum bu entry'i.
bedava içecekler ve yiyecekler var açık büfe. kahvaltı ettim demin arsız arsız. taze sıkılmış portakal suyu içtim, bedava olunca cappy gibi geliyo tadı, demek ki para verince kendimizi lord sanıyomuşuz. bunu içmeden uçamıyorum ya.
uyunası koltuklar var burda kadife. hatta bi tane çok güzel kız var lufthansalı o da, yatmış uyumuş. ama çok güzel. yavrum. uykusuz heralde.
televizon var vayrles var bide normal bilgisayar var. neyse benim uçağımın son 10 dakkası.
adios.

6 Haziran 2009 Cumartesi

roadtrippin'.


yaklaşık 8 saat sonra emerikaya gidiyorum. valiz maliz çanta şarj ot bok onlarla uğraşıyorum şu an. aslında bu çok önceden belli bişeydi ama yazmak istemedim bloga arsız gibi. halbüse nasıl da içimden geliyodu yazmak. arsızımdır bazen. :)

4 aya yakın bi süre orda kalıcam, vörkentırevıl mırevıl. six flags'in great escape parkında ride operator. var ya lunaparkta bidaha diye bağırdığımız adam işte o. :) neyse laptop alcam ordan inşalla, laptop alana kadar buralarda yokum 10-15 gün falan. daha sonra da photo blog tarzı bişey yapabilir veya jurnal tarzı blog yazabilirim günlük veya 2 günlük periyotlarda. yolculuk çok heycanlı bişey bence. böyle kitabını mp3ünü hazırlıyosun falan. tatillerden önce de böyle oluyorum ben. :)
au revoir blog.




soviet connection.

- rakı içip sızmaktan nasıl keyif alıyorum anlatamam. mesela bira acayip mide yanması yapıyo bende. ama rakı sızması. başka bişey. bi de çok enteresan, mesela başka ülkelerde rakı kültürü yok. yani nası sezen aksu açıyoruz özdemir erdoğan açıyoruz zeki müren, tanju okan açıyoruz, peynir ağızda dağılırken rakının mayhoş tadı geçiyo boğazından, ardından yakıyo. böyle bi kültür yok. şampanyadır burbondur artistliklerinden geçilmiyo ama. olum rakıya gelin rakıya. :)

- gta IV'ün soundtrackini keşfettim, çok güzel. başlık da ordan geliyo, şarkının adı bu. arkadaki synthler, ritmler, yaylı çalgılar. tam bir tema müziği olmuş, film ya da oyuna olabilecek. üstüne radiohead veya zero 7 söz yazsa, onların şarkısı falan sanırım, cuk diye oturur bence. keşke yapsalar. sabahakşam dinliyorum ama sözü olsa birazcık mana katsa ne de güzel olur.

2 Haziran 2009 Salı

bize gelince lololo.

- güneş gözlüğü ayrıcalığı son bulsun artık allaşkına. benim gözlüğüm yok. hiç de beğenemiyorum. komik geliyo bana ne biliyim. takınca gözüme gülesim geliyo. hepimiz gözlüklerimizi çıkaralım. güneş faydalıdır. elin ingilizi senede 2 ay alıyo güneşi. sen bol buldun harcıyosun. ya da şöyle yapalım, bana gözlük seçelim. saçım 3 numero olduğu için ufak olsun ama. kafam kadar gözlüğe hiç görök yok.

- nil karaibrahimgil'i seviyorum. bi tane şarkısı bile şarkı diil ama bu yüzden seviyorum. misal cenkerdem de müzik yapmıyo ama tüm şarkılarını ezbere biliyorum, sabaakşam dinliyorum. :) çok çatlak kız ya. annem de seviyo. diyo ki geçen gün "ben bu kızı çok seviyorum şapşal bişey, bana böyle gelin getir" :D olur dedim ben de, ne diyim. öyle itaatkar olunca susuyo. :)
neyse nil demişken yeni albümü güzelmiş. yalnız kalpler de atarlar diye bi şarkısı var pek şeker. sonunda gülben ergeni duymak ise hiç hoş olmadı :D vay gülben vay. naber.

- domates rende soslu antrikot ızgarayla black label deneyin. bi daha rakı balığın yüzüne bakarsanız adam değilim. yok o kadar diil de, yine de güzel. rakıbalık baskın gibi. ama çok güzel. yazar burda mübalağa sanatını kullanmış. o sosu da domates salçasından diil, ince rendelenmiş domatesten yapın. az zeytinyağı ile kavuruyosunuz suyu uçup gittikten sonra tuz, bol kekik ve isteğe bağlı olarak biraz biber salçası ya da acısso koyuyosunuz. ağzım sulandı. yanında fırın patates de şahane gidiyo. blacklabel'ı buzlamayın ama, dolapta soğutun. sulanmasın. of nası acıkmışım.

- eskiden bi fedon vardı noldu ona. valla kayboldu. aşığım sana dokunamasam da. ne güzel şarkı, ne güzel söz. fedon geri dön. :)