CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

31 Ekim 2009 Cumartesi

baba ve kitle.

beni kitle hareketleri cok heycanlandiriyo, mutlu ediyo. hani boyle bir elin nesi var iki elin sesi var gibisi. bakin misal veriyorum ben simdi desem ki vefa boza gunu yilda iki kez olsun daha sik goruselim camiayla. herkes gotuyle guler efendim. desem ki ben haydi blogirlar hepimiz wordpress e falan gecelim olmadi flickr kullanip photo blog yapalim. 10 insandan 8i gotuyle guler, 1 tanesi dusunup hayir der, 1 tane deli de illa ki cikar, olur hadi yapalim tamam der. gordunuz mu. kitleler oyle mi peki. hayir.
misal otobuslerde camlar acik, otobus hizlansin tamam mi. ruzgar da essin. herkeste bi usume rahatsizlanma oflayip puflama ama kimse bisey demiyo. ben o bisey diyemeyenlerdenim. usurum yani gerekirse. ne muhattap olcam banane. bireysel bireysel seyahatimi tamamlarim, montumla atkimla. sonra bi kirilma noktasi var bi kisi ya camlari kapatabilirmiyiz diye gur sesle sikayet ediyo ya, sonra herkes artarak cam kapama istegini once rica sonra gerekirse bagirmaya kadar belirtiyo. iste o zaman ben cok mutlu oluyorum sinsi sinsi guluyorum.
bi de sey var mesela, otobusun haddinden fazla insan tasimasi. once bi kisi nereye ilerleyelim kardesim diyo. sonra boyle herkes dugmesine basilmis gibi yeter be kardesim ust uste mi cikalim, tamam birader ac o zaman ust kati da ilerleyelim, ayip be ayip insaniz insan a kadar bilimum tepkiler bagirislar falan. hele bi de muavin ya da sofor ters cikarsa iste o zaman eglence. senlik gibi parti gibi festival gibi. otur izle. :) bu yuzden nerede beraber hareket etmeye baslayan bir kitle gorsem korkarim, heycanlanirim, bana zarari yoksa keyiflenirim falan. ters cikmamak lazim kitlelere.


bi de yalniz ve baba olan orta yas erkekten ne ekmek yendi be kardesim. ayiptir ya.
yalniz ve/ya dul musunuz. yasiniz 28-40 araliginda mi. cok yakisikli degil gibi ama hafiften sempatik ve karizmatik gibi misiniz, az kirlasmis saclar falan. orta halli bi kazanciniz var mi, cok zengin gibi de degil ama gizli zengin. yemegini ogluyla borgirda yiyen ama evinden turlu turlu viskisi, château margaux su falan eksik olmayanlardan misiniz. hemen bir alisveris merkezine veya komuniteye karisin, cekiciligin doruklarinda gezin.

27 Ekim 2009 Salı

ooo layf oooo ooo haylayf.

bu aralar enteresan gunler yasiyorum. guzel seyler var kotu seyler ama sanki boyle olaganustu bi denge var gibi. boyle bi kotu bi iyi bi kotu bi iyi. manyak olucam yakinda. salak salak bi umut havalarindayim ama bilinmez. haftasonu fotograf kulubuyle ada'ya cekime gittik. heybeli olana. ada demek daha guzel. cunku oranin insanlari da adaliyim falan diye konusuyo. bi tane yerde ogle yemegi yedik ev yemekcisi. anne, kiz, teyze ve kucuk oglan olarak minimal bir aile dukkani. :) ama nasil guzel. yerler kirmizi beyaz karo. italyan pizzacilari gibi, sanki adanin ilk dukkaniymiscasina bir sicaklik ve ayni zamanda samimiyet. kendine guven. kiza da asik oldum. gercekten. gozlerinin ici gulen bi insan gormeyeli cok uzun zaman olmustu, oylesine derin. 


ben lavabo sirasi beklerken ( klozete lavabo demek? hela hela. isemek icin bekliyorum demeli. ) o da onlugu giymis bulasiklari yikiyodu. ama resmen evlerine misafirlige gitmissiniz gibi. once servis yapti benim catalimi da uzerime dusurerek oldurme tesebbusunde bulundu. sonra ayni insan gece mavisi, masmavi bi onluk giymis bulasiklari yikiyo. cok etkilendim ya hayret bisey. sonra beni gordu, boyle bi guldu sira mi bekliyosun yazik dedi. istanbullu musun falan dedi. biraz muhabbet ettik ayakustu, tekrar insanin icine isler bi sekilde guldu ve isine dondu. benim de aklima AL YAZMALIM geldi. 20 yil sonra istanbullu olduk ya olsem de gam yemem. asyam. :) sonra ben hic konusmadim, ben de adaliyim dedi. oyle mi dedim. ne guzel bisey, burali olabilmek burda yasamak dedim. oyledir dedi. fotografci misin dedi. evet dedim, kuluple cekime geldik. ooo yorulmussunuzdur o zaman dedi. bi gun tekrar yolun duserse benim de fotografimi cek dedi. olur tabi dedim. ama sesim titredi gibi hafiften. aslinda o an deklansore basabilmeliydim, bulasiklari yikarken; elleri suyun icinde. kare oydu. ama korktum. ilk defa fotograf cekmekten korktum. boyle. erguvanlar sarmis her bir yani.


pazar gunu de orienteering e gitcektik cydar la belgrad ormanlarina. yanlis otobuse bindik ve dagcilik kulubuyle gebze'ye gittik. kopruyu gecince killandik ama soyleyemedik cok gecti. icimizden bari uzaga gitmese paramiz yok diye gecirdik :) neyse ki gebze cikti. ekipmanlar falan da ayni olunca hayatimin en buyuk salakligini yapmis oldum. resmen yanlis otobuse binip yanlis bi geziye gittik. 14 kilometre mi 18 kilometre mi ne yuruduk. kayalardan falan indik. ama guzeldi yani. kismetmis. :D


bunlara ek olarak insanin beklemedigi seylerin olmasi, surprizler falan cok guzel. pirpir.

21 Ekim 2009 Çarşamba

Who Killed The Electric Car?



who killed the electric car adli filmi yeni kesfettim ve izledim. 1996'da General Motors firmasinin elektrikle calisan bir araba uretip bunu piyasaya sunmasi, arabanin buyuk ilgi gorup yuksek bir basari elde etmesi, ve buna engel olmaya calisan guclerin hakkinda oldukca guzel bir belgesel-deneysel calisma. bugun hala elektrikli arabalar yollarda dolasmiyorsa bunun bir sorumlusu var. herkes izlemeli bence.
2010'daki planlanan OTV artisinin % 31.6 oldugunu biliyor muydunuz?
bu artisla birlikte kursunsuz benzinin litre fiyatinin 3.75 ve uzerine cikacagi bekleniyor.
amerikada ise 1 galonu ( 3.91 litre) 2.70 dolardan satiliyor.
Who killed the electric car?

14 Ekim 2009 Çarşamba

muzikli seyler.



- muse un yeni albumu resistance cok guzel. eylulde cikti gerci ama anca dinleyebildim. dienarda 30 liraydi, alamadim. mediamarktta 19 liraya son kalani gorunce resmen etrafima bakip hemen aldim saklaya saklaya :) albumun adini tasiyan resistance cok guzel bi parca. bi de exogenesis diye 3 parcalik bi senfoni de yapmislar. senfoni dediysem chopin ya da brahms degil elbet ama yine guzel piyanolari falan cok hos. yine gitarlar falan britpop ama. orospu gibi grup muse ama seviyorum. yani sanki boyle kiz hayranlarina asilan sanatci tipleri var. ilgi meraklisi hafiften.



- uyuyan insanlar cok masum ve sempatik oluyo bence. cirkin cocuklar cirkin kizlar bile bi anda sempatik oluveriyo. bunu otobuste tespit ettim. elbette bu gruba benim gibi gozu yarim acik veya agzi acik uyuyanlar dahil degil. biz yine yorganin altinda kalmaliyiz. :)

- devotchka devotchka DeVotchKa!

okul okul, yanıma sokul.

ordan oraya orospu gibi gider oldum bugün sevgili blok. dişçiye gittim sabahtan ordan maçkadaki fransızca dersine ordan maslağa geldim şuan, bu satırları yazarken fotograf kulübünün toplantısını beklemekteyim.

dişçi koltuğundan nefret ediyorum. 2 haftadır süregelen kanal tedavimin üst dolgusu yapılırken hala acı çekmem, psikolojik mi yoksa herif sadist mi çözemedim. ölü diş yani sonuçta nası bi beynim varsa, o freze denen alet dönmeye başladığı anda acı çekiyorum sanki. force kimseyi dişçi koltuğuna düşürmesin. siz siz olun benim gibi 6-7 yaşında süt içmeyi bırakmayın. günde 2 kere diş fırçalıyorum ona rağmen ağzım dolgu dolu. arkadaşlarım var herifler 3 günde bir rica minnet kokmasın diye fırçalıyo adamların çürüğü yok. nası oluyo söliyim mi. hepside sütü çok seven adamlar. adamlar diyince de komik oldu, gözümün önüne süt içen koca koca adamlar geldi. :) tüm dişçi koltuğuna oturacak olanlara sabır diliyorum. 4-5 sene daha gitmem heralde. gerçi 20likler var daha ama maşallah şu ana kadar ne çürük ne ağrı hiç bi şey yok. onları özel fırçalıyorum sevgi gösteriyorum. olur da biri satış koyarsa şimdiden söyliyim, genel anestezi altında istiyorum işlemi. çok ciddiyim. o strese katlanamam. kanal tedavisinde acı çekilmeyen kısımda bile tansiyonum düştü başım döndü, resmen soğuk terledim. adam korkup ara verdi. of of.

fransızca dersi çok kötü geçti. bilmiyorum neden ama moralim bozuldu. orta seviye kurdan başladım, akademik makademik fazla gelir yapamam ben bilmem dedim. orta kurda resmen hiçbir şey yapamadım kaldım öyle. yapılanların hepsini, dersin tamamını anladım ama egzersiz yapcaz hiç bilemedim. daha doğrusu katılmak istemedim yanlış yaparım diye. insanlar güzel güzel cümleler kuruyolar, hepsini de anlayıp kafamda geliştirdim yanlışlarını düzelttim. ama kalkıp konuşmaya gelince sıfır. aklım gitti. belki de bu yaştan sonra öyle dil dersi falan cümle kurmaca saçma gelmiş olabilir ama sonuçta hevesim kaçtı. yine de her hafta gidicem, dinlemek lazım izlemek lazım unutmamak için. babam doğru diyomuş. dil öğrenmek için 1, maksimum 2 senen var diyodu. ondan sonra istediğin kursa git insanın bünyesi kabul etmiyo, saçma geliyo diyodu. ağaç yaşken eğilir. çok doğru. aferin babama da, bana bi faydası olmadı. haksız çıksa daha bi çıkarlı olurum bence.

sosyalkültürel merkez diye bi oluşum var oraya gittim, geçen seneki briç hocamın seanslarını öğrenmek için. eski arkadaşlarını topla, gelin arada, oynayalım, paralı maralı kaydolmayın diye mail attı adam. onu da hallettik öğrendik inşallah gidicez. bu arada adam inspector gadget'a inanılmaz benziyo tavrıyla konuşmalarıyla falan. :) neyse işte orası böyle büyük bi salon, briç oynayanlar satranç oynayanlar tabu oynayanlar, içeriki odada film izleyenler, enstrüman çalanlar falan dolu. hallettim ben işimi, ondan sonra piyanonun başında bi çocuk vardı. oturdum resmen yarım saat dinledim. kalabalıktı önce, puan kazanmaya çalışan yancı kızlar vardı ay çok güzel diye. onlar dağıldı sonra 3 izleyici bi de çocuk kaldık. çocuk dersini ekti çaldı resmen. :) teşekkür ediyorum sevgili piyanist chanteur. gerçi hiç şarkı söylemedin ama öyle diyesim geldi. fazılsay gibi çaldın maşallah.

son zamanlarda piyano inanılmaz ilgimi çekiyo. bilmiyorum ama bana çok asil bir enstrüman olarak geliyo. gitar falan tırt. ben de çalıyorum gitarı vallahi tırt. piyanonun sesinin rengi bi başka. yer yer zarif, yer yer güçlü. tango yaparcasına. aynı şey saksafon ve kontrbas için de geçerli. bunlardan en az birini çalan bi insan görüyim, tanımasam da sever sayarım. öğrenicem piyanoyu. çok çalamasam bile az çalmalı öğrencem. kararlıyım. saygı duyuyorum sesine.
böyle işte okul yolları. au revoir.

11 Ekim 2009 Pazar

thisplay.

dun aksam coldplay tribute konserine gittim. grubumuzun adi thisplay. daha once gucci littlepiggies i, yani radiohead tribute u getiren organizasyon sirketi yine ne yapti etti ulasti bize feysbuktan. cok guzeldi. ama mukemmel de degildi. yani mesela radioheadde 20 miydi 25 miydi neydi bilet, kurusu kurusuna degdi hatta fazlasini hakettiler. gercegine yaklasti. ama bunlar 20 liralik degil de 15 liralik caldilar :) bi kere benim sesim chrismartine daha cok benziyo yani insan tribute olurken dusunur azcik. atiyorum bilge kosebalaban tomwaits sarkilari soyleyebilir mi. hayir. onun gibi bisey. sonra mekan liferoof du, tavan cok alcak, sahne ve salon cok kucuk, sigara odasi dedikleri yer tuvalet gibi biseydi. tavanda da akustik adina hic bisey yok resmen kiremitler celik iskelet falan. cas cas cas diye zil sesinden sarkiyi duyamadik resmen.

ama sunu soliyim, ne olursa olsun, politik, yellow, the scientist muhtesemdi :D
hele scientist. herkes oturdu solist de oturdu boyle oturarak akustik havasinda soyledik. hatta turuncu sacli sempatik bi kiz arkadasimiz gitti yanina oturdu sahneye bi elinde bira beraber soylediler :) bi de noldu. giriyoruz tam vestiyerdeyiz. adamin biri bagirip cagiriyo sonra kavga cikti, bodyguard geldi bunu yakapaca attilar. megerse vestiyer ucreti olan 3 lirayi geri istiyomus, adam da vermiyomus. niye mi. herif gercek coldplay sanip gelmis cikmis yukari 15-20 dakka kalmis ondan sonra asagi inip insanlari kandiriyosunuz gercegi degilmis parami istiyorum demis asddgjhk :D :D
afiste gordu tabi chris martini akli basindan gitti. tribute ne thisplay ne, coldplay 20 liraya liferoof da cikar mi bunlari dusunemedi o an :D "coldplay mi. gitmeliyiz. cunku ben cok sosyalimdir" diye sevgilinle grandtoilet giyinip gelirsen cok iyi olmus derim. kusura bakma. :D


iceride onumuzde ziplayan ve diskotopu tutup kopkop yapan gencler de vardi. az gulmedik degil cocobonita hanimla. resmen sinsi gibi gulduk kihkih diye. gecenin sonunda tam cikiyoruz bi baktik bunlar sarhos kor kutuk. kizin sevgili adayi cocuk komaya girmis millet tasiyo tuvalete. kiz etegini falan cikartmis donuyla ve cizmesiyle yari yatar pozisyonda barda. esas cocugun arkadasi da ne goturursem kardir diye kizi opmeye calisiyo falan. hepsi birbirinden komalik alkollu zaten. ami gotu dagitmak deyiminin vidyolu anlatimini gormus bulundum. yazik gunah size gencler.
boyle iste.
and they were all yellow.

7 Ekim 2009 Çarşamba

gorgusuzluk.

quiknetimi 20mbps e cikardim. rapid ve netload icin faydasi olmadi limitli hizlari var. eskiden 250-300kbps idi simdi 50-60a dusurmusler.

ama torrent icin, ftp icin, nasi bisey biliyomusunuz, sanirsin internet kafede baska makineden dosya kopyalayip yapistiriyorum. ama bence cok fazla. olsun bunu da gordum, olsem de gam yemem. 69 lira hem. gerek yok. 10a falan dusucem :D hem bence asil is rapid premium hesabinda. cok ozeniyorum. manyak olur heralde insan. neyse.

3 Ekim 2009 Cumartesi

filmekimi adi altinda insansikimi.

filmekiminin brosurunu aldim ve tam 9 tane film sectim. hevesli hevesli bu sabah bilgisayar basinda biletleri bekledim. acildi. 3,5 yetele olan filmler biletixte 4,75 olarak yaziyodu. sasirdim ve olsun diyerek devam ettim. rezervasyon sayfasinda tam 10 ogrenci 8 diye bi ibare cikti karsima. vay esolessekler diyip okey dedim. odeme sayfasinda da 3,5 tl hizmet bedeli gorunce ananiskim biletix diye hisimla sayfayi kapadim.

gitmiyorum.
hepiniz oruspucocugusunuz. duydun mu biletix.