CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

31 Aralık 2008 Çarşamba

jingle bells.



evet bi önceki postta bahsettiğim hüzünlü halim %30 , coşku da %70 olarak değişti sevgili okur. bilirsiniz insan, en garip yaratıktır :) size kıristçmıs hediyelerim var bi sürü, şarkı video ve fotoraf. eğer akşam fotoraf çekersem onları da soraki gün hediye ederim :) planım şu. hiç bi planım yok. arkadaşlarla dışarı çıkıcaz, paramız var, evimiz yok. tüm çabalarla ev bulmaya çalışıyoruz götümüz donmadan, bi yere de paraları dökmeden tüm paramızı verimli kullanalım diye :) verimli dediğim rezil rüsva saroj etcek, dansettircek, gözlerinden yaşlar gelinceye dek güldürcek kadar alkol, acıkınca domino's, poker parası fln. film,dizi desen herkes bi arşivci, toplam 150-200 gblık divx fln bulabiliriz kendimizi sıkarsak. he bi de şöyle bişey var, şu anda çok üşeniyorum ve ev olmazsa, evde kalıcam heralde. çok şükür viskim var divxim var noel ruhum var fln :) gitgide o ihtimale kayıyo ruhum. of nası bi tembellik bu yareppim. belli de olmaz.

şu dancing santa e-kart çok güzel bişey de herkes yapmış. benim yapma hevesim kaçtı. ama çok güldüm :)

şimdi size öncelikle noel ruhumu kıpraştıran çok hoş bi şarkı ve video klibini hediye ediyorum.


sonra, yine insanı mutlu eden, 2009'a girmeden önce saçma bi mutluluk dalgası kaplatan bi iki şarkı koyuyorum.










son olarak da jingle bells tabi ki :) ama bikaç versiyonunu koycam istediğinizi dinleyin beğendiğinizi indirin fln. benim favorim dean martin. gerçekten çok seviyorum bu herifi. birinci sıradaki o, bu arada :) indirmek için divshare yazan yere basın, çıkıyo müzik adıyla sanıyla. burdan gözükmediği için kopya veriyorum birincisi dean martin.













mutlu yıllar sevgili okur, 2009 sizi mutlu edicek herşeyi getirsin. tanımıyorum sizi ama yine de çok seviyorum yani valla bak. :D

29 Aralık 2008 Pazartesi

daydream.

bugün okula gitmedim evde kaldım alışveriş yaptım buralarda fln. 1 saat önce bi kar başladı sevgili okur, nası yağıyo biliyomusunuz böyle rüzgarsız lapa lapa kocaman. noel süsü adeta. filmlerdeki gibi. dışarı çıktım yürümeye kulagımda aypod nası guzel huzurluyum mutluyum. böyle hayalde gibiydim çok enteresan şeyler hissettim, gerçek diilmiş gibi. niye öyle sıyrıldım bi an dünyadan bilemiyorum ama böyle kar yağışları hem hüznü hem mutluluğu yaşatıyo bana. her yılbaşı başka insanlar umutla ve coşkuyla girerken, benim hep bi yanım mutlu bi yanım hüzünlü oldu bugüne kadar. bi önceki yılbaşından o ana kadar olanları düşünüp hüzünlenirdim hep, koskoca 1 sene. zamanın akışı beni korkutuyo sanırım, hayatta ilerlemek istemiyorum en azından bu kadar hızlı ilerlemek. her sene yeni şeyler yeni bi hayat dilimi yeni hüzünler yeni mutluluklar yeni duygular yeni kavgalar yeni aşklar yeni kıyafetler yeni yemekler fln demek. ama eski daha güzel diil mi. yeninin bilinmezliği mi korkutuyo beni yoksa eskinin denenmişliği rahatlığı mı. bilmiyorum işte.
yürürken o kadar güzeldi ki bi ara görüşüm. keşke kamera alsaydım yanıma yururken sankı kendı gozumdenmiş gibi çekerdim dedim. altına da muse-new born koyucaktım fon müziği.
değişmeyen tek şey değişim sanırım ama tüm değişimler beni korkutuyo. bilmiyorum sevgili okur, mesela şimdi bi yanım da acayip değişimi ve yeniliğin bilinmezliğini hayatın süprizlerini fln seviyo bu yukarda yazdıklarım ne kadar saçma lan diyo. kendimi eleştiriyorum.
ikili delilik bu olsa gerek, bi bedende iki ruh fazla demek. birinden biri gidicek. heri potırda vardı ya. ikisinden biri yok olmalı, ya heri ya voldemort, biri varlığını sürdürdükçe diğeri yaşayamaz :D aynen öyle, böyle iki yanım, iki ruhum olmaya devam ederse çatlıcam ortadan o olucak.
kırıstmis heycanını da yaşamıyorum diil, o da bi soraki yazıya. bu böle duygusal olsun.

26 Aralık 2008 Cuma

l'hiver.

kar da yağdı be sevgili okur. tabi şimdi aramızda sıcak iklimlerde yaşayan veya istanbul'un ılıman yerlerinde oturanlarınız da olabilir. ama şahsen istanbul'da karı ilk gören, okulların tatil edilmesi için referans olarak kabul edilmeyen bir ilçede yaşadığımdan dolayı, yılın adam gibi ilk karı yağdı. adam gibi dediğim tutmadı ama bildiğiniz lapa lapa yağdı. yerler ıslak olmasa tutardı gerçi, biliyorum ben evet. hep o yüzden tutmadı. bilmiyorum size oluyo mu da ben çok seviyorum kar yağmasını. yağmurdan daha çok severim. işteydim bugün, mağazadan çıkmak için bahaneler aradım, yok müşteri hizmetlerine gidiyim yok bakkala gidiyim yok montaja teslimata gidiyim. bi sürü şey. montaj olmadı hiç ama diğerlerinde çıktım, sallana sallana gezdim :)
padre'yle viski içtik, hava soğuk fln kış enstanteneleri ya, onun da canı çekmiş. 34 yıllık bi johnnie walker var bizde, saklamıştı o benden. onu çıkardı, nası heycanlandım heveslendim. dedemden kalmaymış. böyle güzel bi aroma olamaz yok daha ötesi yani. alkolü hissetmiyosunuz resmen. siz hissetmiyosunuz gerçi de kana karıştıktan sonra çok geç. 3 de bitti, 4.yü koymam heralde uykum gelmesin divx izlicem briç oynıcam fln işim var bisürü. o devam ediyodu içerde en son ama napıyo şimdi bilmiyorum. nası ısındım nası ısındım anlatamam. 5 kupa çay içmiş gibi oldum, odada cam açık ben tişortla hala sıcak geliyo oda :)
böyle işte çok önemli olaylar diil bunlar da, kış'a şahit olmak kıpraştırdı içimi yazıyım dedim. önemli bişey olursa yine yazarım. hiç blog formatı olmadı bu da idare ediverin siz. koyıyım bi kadeh? :)

24 Aralık 2008 Çarşamba

yemekmemek.

- burger king'de hayatımın keşfini yaptım. tıpkı himym'deki gibi hayatımın en güzel hamburgerini buldum. steakhouse burger. kare köfteli olan. böyle bi lezzet olamaz sevgili okur, hele ki biftek,pirzola efendime söliyim antrikot fln böyle parça et seviyosanız hele ki mangalda fln. kesinlikle yemeniz lazım bunu. domates, kıvırcık, mayonez, kızarmış soğan halkaları ve dabıl peynirle beraber adeta bir lezzet senfonisi sergiliyor bu arkadaş. hoş, ben mayonez ve domates koydurmayıp ketçap ve hardal koyduruyorum. o da benim yorumum, siz orjinalini yiyebilirsiniz o da çok güzel. domates yazarken çok şüpheye düştüm yanlış yazıyomuş gibi, doru yazdım inşalla. domates. domates. doğru heralde ya. ama o "a" fazlalık gibi geliyo. ala ala. çok yoruluyorum heralde bu aralar.
neyse ne diyoduk, steakhouse. orta boy menüsü 9.75 , süper boyu 10.50 yetele olaraktan paranızı emen bir alternatif. ama son kuruşuna kadar değer, bu kadar güzel olamaz. gönlümde hep bi mekdanıs köfteburger krallığı vardı, arby's te severdim eğer varsa etrafta, börgırdan nefret ederdim. gerçekten nolduğumu şaşırdım sevgili okur.

- yemekteyiz programının fanatiğiyim. nası bok atıyolar karnım ağrıya ağrıya gülüyorum. ama izletiyo yani salak gibi oturup izliyorum :) ben olsam daha güzel şeyler yaparım. bokum bokum şeyler yapıyolar. ben olsam derim ki ne yemek istiyosunuz lan. herkese özel sipariş alırım, hepsini de acayip iyi yapmaya çalışırım. ama ruspuçocukları yine 2 puan verirler yarışma formatından çıkıp hile yaptım diye. öyle ruspuçocukları yani.

- danone nin ufak küpleri var ya çok özlemişim. şu anda aldım önüme 6 lısını, heralde film fln izlerken bitiririm diye düşünüyorum. çilekliydi eskiden bunlar şimdi ikiye ayrılmış bi de orman meyveli çıkarmışlar. eskinin çileklisi şimdinin orman meyvelisi. aman diyorum yanılmayın, alcaksanız orman meyvelisini alın doru olan o. tuzak kurmuşlar bize, atlamayın sakın eneee çilek diye :)

- ellerim çok üşüyo. dışardayken ellerim evdeyken ayaklarım üşüyo. bi çözüm bulmam lazım, hiç koymazdı soğuklar bana eskiden, bu kış nedense çok üşüyorum. öyle bi üşümek ki ölebilirim titrerken. parmaksız eldiven almak lazım. kar eldivenim var da onlar kocaman yani, kaleci gibi dolaşamam öyle ortalıkta. louie vardı ya onun alerji oluyodu elleri, onlar geldi aklıma. çok iyi beyzbol oynarsın diye dalga geçiyolardı :) öyle elim olsa ne korkunç.

- yarın cumulative sınavım var, hiç bilmiyorum napcam. 200-250 kelime çalışmam lazım, sabahleyin akşam çalışırım diyodum. öğleden sonra, akşam listesini çıkarırım yarın sabah otobüste de çalışırım diyodum. şu anda otobüste hallederim ya demekteyim. sabah da otobüste üşenicem aypodla uyucam muhtemelen. böylece bi cumulative sınavından nası 20-30 alınır onu göstercem size. ama kolay çıkarsa alırım lan 60-70. iyi benim ingilizcem.

yazcam aslında çok şey de yoruldum, sonra yazarım bi gün. au revoir.

22 Aralık 2008 Pazartesi

e.e.ş.# 4

baya olmuştu bu seriye bişi yazmayalı sevgili okur.
telezyonlarını yeni açan izleyicilerimiz için;
http://bencekinsafrakesesiyim.blogspot.com/2008/10/erotik-arklar.html
http://bencekinsafrakesesiyim.blogspot.com/2008/10/ee-2.html
http://bencekinsafrakesesiyim.blogspot.com/2008/10/ee-3_11.html

tgar'da yeni bi şarkı keşfettim, gerçi bi kaç şarkı daha keşfettim ama onların adını perşembe fln örencem inşalla. şimdi kime sölediysem ohooo ben biliyorum bunu dedi çok utandım. o yüzden koymaya da korkuyorum. ama biliyosanız da bilmiyomuş gibi yapın üzmeyin beni. ya da naparsanız yapın yeni keşfettim ne varmış elle elle.


böyle seslere çok hayranım, jazz gırtlak gibin. ki bu arkadaşlarımız jazz, funk ve rock'n roll söyleyebiliyolar. last.fm de araştırdım bebeyimiz caz da sölüyomuş. bebeyimiz dedim de çok çirkin bence. sesi güzel. sesini alalım başka bi kafaya monte edelim. :)

ondan sonra bi de bu var, bu da enteresan bi şarkı. üstteki kadar güzel diil de, yine eeş olur yani bence. olmazsa da olmasın. çok huzurlu bi gecedeyim öylesine yazıyorum eeş olsa da olur olmasa da. demin şafıl oldu, duyunca aaa eeş dedim. bu çokgüzel yağmurlu günde kucak dolusu sevgiler gelsin, herkes sevgi dolsun, elinde çayla fln. :)

18 Aralık 2008 Perşembe

açımaçımaçım.

- son moda dümdüz şekilsiz botlar sanırım sevgili okur. tiki arkadaşlarımızda çok görmeye başladım. her yerde o botlardan var. hayır böyle pofuduk-şeker konseptinden mi ekmek yemeye çalışıyolar anlamadım ama bi boka da benzemiyo yani o ayakkabılar :) dümdüz poları al ayakkabı kalıbına sokup dikiş at. altına da uyumlu bi renk kauçuk yapıştır. sonra git 300-350 liraya sat. sen de git "38i kalmadı mı nası kalmaz deponuzda fln yok mudur, başka şubeden getirebilir misiniz peki?" diye sor. hıyar mısınız anlamadım ki. olacak iş değil. eskiden tikidir, onun da hayata bakışı bu, süslenmeyi takmayı takıştırmayı insanların onu beğenmesini çok seviyo fln derdim, mesafe koyuyodum muhattap olmuyodum. ama bi yere kadar, hoşt yani hıyarlar. o para için 10-15 gün çalışıyorum lan ben. hayır ne biliyim, gidersin harli alırsın ket alırsın. onlar da çok para ama araba gibi ayakkabılar yani. bende bi tane var harli, 4 sene önce aldıydık babam çok güzel taş gibi diyince. hala giyiyorum yani bi damla su, bi nebze soğuk almadı, hakkaten araba gibi. daha da giyerim 2-3 sene taş gibi duruyo. ama sen git aptal saptal şeye o kadar para ver, hıyar damgasını hakedersin yani kusura bakma.

- bu domino's orta pizzalar niye 22 lira ya. bi de bi tane alınca bedavası fln var 4 yetele farkla. ne kadara geliyo bi tanesi o zaman 13 liraya. ki böle bi kampanya yapıyolarsa o 13ten de kazanıyolar baya demek ki. yap o zaman 15 lira bi tanesini biz de alalım, sen de kazan ben de doyayım. iki tane alana da yüzde 10 indirim yap, 27 lira versinler. hem tek orta pizza satışınızı arttırdım, hem de iki tane pizza kampanyasında 1 lira kara geçirdim. ne biçim pazarlamacınız var anlamadım ki :)

- çok eleştirel bi yazı olmadı mı ya. çok bi bokum da sanki eleştiriyorum. bak kendimi de eleştirdim. hasta mıyım neyim. beni bu buz gibi havalarda evde bi başına aç kalmalar mahvetti okur. hadi be dominos, 15e anlaşak kanki?

17 Aralık 2008 Çarşamba

zeyrek rapsodisi.

- soad-aerials çok güzel şarkı bence. manyak oldum bugün. gerçi bi aralar baya tartışılıyodu soad, tek iç meselemiz olmuştu. gerçi şimdi gugıldan aratıp gelebilir bazı vatansever arkadaşlar. blogum fln heklenebilir, türk bayrağı fln konulur kocaman, çok konuşmıyım ben :) işi gücü bu olan bilişim üstadı türkler var çünkü, dünya çapında bu tarz şeylerle uraşıyolar. benim gücüm yetmez aşık atmaya. soad napmıştı, bi konserde türkler ve köpekler giremez mi ne yazmıştı dimi. daha dorusu fan gruplarından biri yazmış da öyle lanse edildi. atv habere bile çıkmıştı. başka haber olmadığı için gündemi oluşturduydu o vakitler. yine alevlendirmiyim ben, siktir git lan bok soad.

- bok dedim de aklıma geldi, ben hiç okulda tuvalete gitmedim sıçma amaçlı. mesela ilkokulda ortaokulda fln yaşanan sıkışma durumları çok felakettir. hele okula servisle gidiliyosa fln uzaktaysa oyyy. genelde sırasına oturur mağdur kişi. soğuk terler dökülmekte, çaktırmadan kıvranılmaktadır. o sırada ilgili ve sevecen bi arkadaş gelir;
* noldu x, neyin var?
* yok ya bişey hastayım biraz başım ağrıyo. midem de kötü bulantı fln. siz çıkın tenefüse, diğer tenefüs girerim oyuna ben. ebe olarak girerim problem de çıkmaz. biraz uyuyım geçer belki.
* peki sen bilirsin. iyisin dimi örtmene söliyimmi?
* yok yok bişi deme o kadar diil, sakın söleme. siz başlayın oynamaya gelirim ben.
* peki x'cim sen bilirsin, hadi görüşürüz.
* hı-hı e-evet. gö- görüşürüz. (hııaaaghkdfadfj..)
:) yaşamadım diyen genç varsa alnını karışlarım. çok planlı bi çocuktur o, her sabah çıkmadan sıçanlardandır. var mı aramızda öylesi? belki vardır. planlı sıçmıklılar sizi.

- cydar'ların evi çok güzel lan. yıllardır geldiğim yer de bu gece bi daha hoşuma gitti. 3 katlı, ahşap. daha dorusu iskelet beton da, dış komple ahşap, antika bi ev. içi son teknoloji. apple'dan geçilmiyo mesela. kaloriferli fln gayet teknolojik,rahat fln. ama biz antikalık yapıcaz ya illa, çatı katına çıktık sobayı yaktık. kestane pişiyo üstünde, kupalarca çay, bardak bardak şıveps limon, djarum, ps3. fonda da kısık bi seste buena vista :) bi de essay yazması lazım bu salaan, du bakalım bi yardım eli uzatıcam birazdan. ablası fransada okuyo, telefonda arkadaşıyla konuşuyodu demin tamamen fransızca. ağzımızın salyaları akarak izledik kendisini. fransız filminin içinde olmak gibi gerçek böyle tamamen halk arası konuşmalar ve muhteşem telafuz. 4 yıl fransızca gördüm cümlelerin yarısını ya yakaladım ya yakalayamadım öyle bişey. ah ulan ah.

ben başka şeyler de anlatcaktım da kestane yani bu nihayetinde, kusura bakmayın şimdi :) adios.

15 Aralık 2008 Pazartesi

yorganda kene var.

teknik servis elemanı oldum çıktım sevgili okur. bikaç gündür işler yoğun tiviler bilgisayarlar fln kapış kapış. ulan kriz var fln yalan yani millette ne para var bi görseniz. plazmayı alıyo 4 milyar, nakit ödersem indirim olur mu diyo. höst be ayı. ama montaj teknik servis fln çok zevkli :) bi kere arabayı alıyoruz altımıza, mağazadan uzaklaşmış hava almış oluyosun, sonra bi zaman sınırlaması yok yavaş yavaş sallan dur yani. yemek ye, bişiler iç, bi vinstın yak fln oah. birazcık yoruyo işte ama olsun o kadar da olcak. 54 kiloluk plazma var lan eşşek ölüsü gibi. çoğu 30-40 kilo civarında, iki kişi taşıyoruz ona rağmen yusuf yusuf düşürcez diye. insanlar çok tip. bahşiş veren mi istersin çay ikram eden mi tost yapan mı yemeğe çağıran mı yaşıt kızıyla oğluyla tanıştırıp kanka yaptıran mı :D kapının önünde ayakkabısının arkasına basarak paspasta çıkarıp içeri giren bildiğin teknik servis oldum. ama post-modern teknik servis bu tabi, ayakkabılar konvers saçlar uzun, küpeli fln. görünce de şaşırıyolar öyle tip adam, üniversiteli. türkiye değişiyor ey sevgili halkım :)

şimdi başlığın ne alakası var, ağzıma bugün takılan bi şarkı bu. nerden duydum hiç hatırlamıyorum. yorganda kene var, kopar kopar gene var :) dünyadan taylır bildirdi, yakşamlar.

9 Aralık 2008 Salı

tiens moi seulement.


5 Aralık 2008 Cuma

bloga yazamadığım şeyler var. onları içimde bi bloga yazıyorum, iç blogu. bi gün ikisini yüzleştiricem ve işte o zaman havai fişeklerin nası yıldızlara dönüştüğünü hep beraber izlicez.