CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

30 Mart 2009 Pazartesi

bırn bırn.

3 gündür manyak oldum underground 2 oynuyorum. baştan başladım böyle bitiricem. çok özlemişim. :) bittikten sonra da carbon'u bitiririm belki yeniden. ara ara manyaklık geliyo böyle. bi de mesela motorsporlarına ilgi duyan kadınlar çok garip bi şekilde beni çekiyo. bence iyi araba kullanan bi kadın ya da herhangi bi motorsporuyla uğraşan kadın kadar seksi bişey yok. mesela bi ara şey vardı, selin yardımcı mıydı neydi, türkiye'nin ilk kadın F3 pilotu. tuvalet kağıdının şeysinde de oynuyo hani mor arabayla. işte o süper bence. çok ama çok çirkin olmasına rağmen hayrandım kadına, hala da severim. :)
yaz gelsin karting yapalım. gerçek arabayla hızlı gittiğini anlamıyosun hiç heycanı yok, 150-160 bile yalan.
ama siz yine de,
drive responsibly. take your seat belts.

politiks.

RTE: "Seçim sonuçları beni tatmin etmedi."



biz seni tatmin edicez de dur bakalım, teknik hazırlıklar devam ediyo, sayıca çoğalmaya çalışıyoruz.
he bi de topbaşa metrobüs girsin. körüklü olanlar.

27 Mart 2009 Cuma

hayattan neler öğrendim?

- eller yıkanırken sabunla işimiz bittikten sonra sabun suya tutulur.
- bize verilen hediyeyi bok gibi bulsak da yüzümüzü asmayıp teşekkür etmeliyiz.
- merdivenler teker teker çıkılır, artistliğin alemi yok.
- yatmadan önce belimizi toplamazsak, hatta benim gibi tişörtsüz yatarsak çok fena hasta oluruz.
- günde bi kere diş fırçalamak yetiyo.
- yalnış diil yanlış yanılmaktan gelir, yanlız diil yalnız yalından gelir.
- herkez diil herkes.
- kaçan kovalanır olm.
- her kızın çantasında majezik vardır.
- dahi anlamındaki de tabiki de ayrı yazılır.
- parfümü filmlerdeki gibi atardamarımıza yakın sıkmanın hiç bir faydası yok.
- 0.7 kalemin içine 0.5 olur ama 0.5 içine 0.7 olmaz.
- yumurta tavuktan çıkar, tavuk ise civcivin büyümüş halidir.
- tavuk > piliç > yarka > civciv. bu önermeden yola çıkarak piliç benzetmesinin neden 19-26 yaş aralığını temsil ettiğini anlayabiliriz.
- kırmızı pilotla kopya yazılan avucu kullanarak sümüğümüzü veya alın terimizi silmeye kalkarsak sıfır alırız.
- terli terli su içilebilir, hatta çikolatadan sonra içilen su orgazm etkisi yaratır.
- orgazm ayıp bişeydir, misafirlerin yanında anlamı sorulmamalıdır.
- uyurken kusabilcek kadar alkol almamalıyız.
- sarhoş olunca telefon rehberi karıştırılmamalıdır.
- baksırı şort olarak görüp balkona çıkılmaz, çapraz komşunun şahane bi kız olma ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.
- erkeklerin pipisi varsa kadınların da kukusu var.
- bebekleri leylekler getirmez, detaylı açıklama daha sonra.
- bilgisayarı düğmesinden kapatabiliriz, zira eskidendi o.
- sonsuz aşklar veya mükemmel ilişkiler "benimle çıkar mısın" cümlesiyle başlamaz.
- biliyosan söyle ilham alsınlar, bilmiyosan da söyle koy götüne rahman gitsin.
- asal sayılar karizmatiktir, 13 yada 17nin karizması, 4ün veya 12nin orospuluğuyla bir değil.
- capri sun kadar güzel bi içecek tatmadım.
- eski sevgili yeni sevgili hepsi aynı bok, bi ilerleme bi değişiklik yok.
- önce hüplet sonra gümlet en iyi karton kutulu meyve suyunda olur.
- top sektiremiyosan direkt kaleye geçicen, hatta anne olup çıkıcan.
- winamp'ın intro sunda korkulcak bişey yok.
- asansörlerde zıplamamalıyız, kabin aniden 1-2 kat düşebilir.
- kartopunu çıplak elle buz yapıp, sonra da buzu yumuşak kar içine saklayan totoştur. daha ağır küfür etcektim de neyse.
- kantırda karşı takımdan birinin ekranına bakılmaz, dayak sebebi. yedik de konuşuyoruz.
- biskremle bira muhteşem bi kahvaltı.
- bilmediğimiz bakkallardan salam-kaşar yenilmez.
- rakıya su değil buz konulur.
- önce erkek söyler, önce kız öper. tersini denemeyin.
- alternatif kelimesinin anlamı 14 yaşından önce öğrenilmeli.
- karbüratör hava yapar, distribütör meme yapar. (ehliyet sınavından)
- bugün sünnet, yarın deniz.
- istediğimiz sorudan başlayabiliriz, bunu her sınavda sormanın anlamı yok.
- üniversite de lise de ortaokul da hepsi aynı bok, üst level'a geçmeyi teşvik etmek için söylenen ebeveyn sözlerinin tamamı yalan.
- monopoly'de yeniköyle tarabyayı alan kazanır.
- davul bile dengi dengine mecazının neye benzetme yaptığını hiç anlayamadım.
- karda bisiklet sürülebilir.
- her ilişkinin en güzel kısmı karşılıklı inceden asılınan flörtöz kısmıdır.

ufaktan lasombranın mimine de karşılık vermiş gibi hissettim kendimi, esas mimini yazmaya üşeniyorum ben yazamam öyle. affet bizi lasömbö. :) hatta mim olsun bu, lasombra, redhead ve dolma biber tezgahı hayattan neler öğrendiğini anlatsın.

aşağıdaki şarkı 10-15 sene sonra orta yaş bunalımı esnasında muhtemelen dinleyeceğim şarkı. kendisiyle tanışmamı lise1'de ingilizce örtmenimiz turgut turunç'un, sınavda listening olarak dinletmesine borçluyum. tam anlamıyla bir eğitimciydi, çok yaratıcı yöntemleri vardı. kendisini burdan saygıyla anıyorum okumasa da, valla çok özledim.



bi adım daha yaklaştık üstad, nerede son bulucak.

25 Mart 2009 Çarşamba

göbek.

oooğo ooğooğo ooo mastika mastika
oooğo ooğooğo sigaram malbora.

tarih.

ara sıra siyasi tarihi çok seviyorum. savaştır barıştır darbedir ilgiyle şaşırarak kimi zaman gülerek okuyorum. film izliyomuş gibi oluyo. bi de mesela antlaşma mı anlaşma mı. bence antlaşma. ama hala anlaşma diyen örtmenler var, ki bazıları bana da denk geldi öğrenim hayatım boyunca, hep kafamı karıştırdılar. doğrusuyla ilgilenmiyorum, bence antlaşma. anlaşma ne lan pazarlık gibi. böyle bi de gruplaşmalar fln var ya, yok yanına çekmeler yok terkedip karşıya geçmeler. sanki hırsız polis oynuyo ibneler.
devletler 3'e ayrılır; anlaşma devletleri, bağlaşma devletleri, seks devletleri. bi de bunların ingilizcesi neydi, bi tanesinin allied ama. oyunlardan öğrendim onu da. bilgisayar oyunları faydalı şeylerdir, ingilizcemizi geliştirir. kantırdan nidforspidden redalert ten öğrendiğim ingilizceyi hiç bi yerde öğrenemedim.

24 Mart 2009 Salı

RadioSyon.

blog radyosu amacıyla yola çıkan RadioSyon tam anlamıyla hizmetinizdedir efenim.

bir RuhÖküzü & baarma prodüksiyonu olan bu radyoda, isterseniz dj olarak isterseniz dinleyici olarak yer alabilirsiniz. ayrıca sürpriz albüm upload ları ile de hiç beklemediğiniz anlarda sevinç kaynağınız olabilir.
yakın zamanda gelecek olan blogger widget ı ile de istediğiniz zaman dinleyebilir hatta blogunuzda paylaşabilirsiniz.

ayrıca her salı 23:00 - 01:00 saatleri arasında da on-air olucam.
hepinizi bekleriz.

http://radiosyon.blogspot.com/

23 Mart 2009 Pazartesi

vize bize vize.

kimya vizesi vardı ya 22 alırım demiştim. 16 almışım. ama şimdi iyi not mu kötü not mu bilemedim. 4 soru vardı, hepsini doğru yapan 40 alıyomuş. o zaman 16 iyidir heralde. bi de BB, CB, BA, FF fln böyle amerikan okulundaymışız gibi başka bi not sistemi daha var ki onu hiç anlamıyorum. dizi mi lan burası.
hey ceykım, BA ile geçmişim lanet olası seninkiler nası?
sorma canıtın, ben de FF ile kaldım sanırım, bu mrs.brown da çok acımasız doğrusu.

eskiden ne güzel 70 vardı 60 vardı 43ten 45 vardı lan bu ne böyle. başarısız, geçmez, geçer, orta, iyi, pekiyi. budur yani not. pekiyi de ayrı komik. uzun yıllar pekii diye biliyodum. ilkokul 4te mi ne çözmüştüm anlamını. neyse bence 16 geçer. :)

%5 hacmen.

peki ya daima rafıls orjinal'in efesten önce bitmesi? tabaktaki kırıntıları parmak ıslatarak toplamak? işkence mi lan bu. testten mi geçiyoruz sırat mırat. hepimiz yanıcaz bence.

22 Mart 2009 Pazar

kötü çocuk.

börgırda mekdanısta ya da bilimum festfud restoranlarında çok sorun çıkaran biriyim. menüleri kendime göre özelleştiriyorum, büyük boy'u anlatana kadar dilimde tüy bitiyo, jumbo istememiştim ben diyorum küfür eder gibi bakıyolar hatta ediyolar içlerinden bence, döküyolar fln böyle sinirli sinirli. mayonez istemem, 2 ketçap 1 hardal alıyım diyorum. gülüyolar. eaaa içecek aysti limon olabilir mi acaba diyorum, ki önceden de söylüyorum siparişi verirken. hatta nerdeyse ilk onu söylicem. sen beni gel götünle dinle ondan sonra kola getirince ben de beğenmeyince trip at. şimdi düşünüyorum bi yandan ben de bu şekilde insanlarla uğraştığım için, çok mu problemliyim o küfür ettiğim adamlar gibi diyorum. aslında kimse problemli diil, tek problem zar zor kazandığımız parayı verince hizmet satın alma düşüncemiz. kusura bakmayın ama onu öyle kadife koltuklu çeşit çeşit brandysi olan tepesi pervaneli çakma pub'larda yerlerde alırsınız anca. salak gibi dökersiniz yüroları dolarları üstüne soğuk bi skoç içersiniz. parayla hizmet olmaz, hizmet parayla da satılmaz. ooo espressoya 5 milyon verdim ama bardağın üzerine adımı yazdılar bey dediler hanım dediler. efendim 20 milyon verdim ama tavuk marineydi yani. he bi de sezar salata var. resmen annemin peynirli salatası, daha ötesi yok.

neyse konudan konuya atlıyoruz, ben böyle börgırlarda fln çok utanıyorum bişey isterken. yalnız yemek yemeyi sevdiğimden böyle tam damak tadıma uygun olsun bari para vermişken diyorum. o yüzden problem çıkıyo. özür dilerim meraba börgırkinge hoşgeldiniz diyen canavarlar. gerçekten yüzüm yok artık bişey istemeye. ama siz de beni anlayın öyle küfredip de sert sert bakmayın. mesela ben de artık daha anlayışlı olcam müşterilere. hadi baybay.

edit: şimdi aklıma geldi mesela böyle "abi pahalı ama gerçekten güzeldi tavuk marineydi gerçekten. yani yerken o marineleri hissediyosun damağında resmen, ayrı bi tat katmış" diyen var mıdır acaba. kesin vardır ve acilen bulmalıyım, bu olaya şahit olmalıyım. :)

21 Mart 2009 Cumartesi

süpersonik.

size şimdi çok süpersonik bi teknolojik şey sölicem. böyle ağzınız açık kalıcak. oha diceksiniz. hatta aranızda nası oluyo yieee diyenler bile olcak.
ceptelefonu kameralarımız var ya. kızılötesi ışını görebiliyomuş. hemen bi kumanda alın elinize ve cep telefonuzun kamerasını açıp kameradan ucuna bakın. düğmelere bastıkça ışık yancak orda. siyah plastik kaplı olanlarda görmek için çaba sarfetmek durumunda kalabilirsiniz ya da zayıf olabilir ama çük gibi önde vericisi midir led i midir neyse ondan olanlar acayip bildiğin yanıp yanıp sönüyo. başka kameralar görebiliyo mu bi fikrim yok. he görüyosa fotoğraflarda da kullanabiliriz.
şimdi aranızda bunu önceden bilip ne varmış be bunda diyenler olabilir, sizi bilmem ama bu keşif beni çok derinden etkiledi. kızılötesi ışın lan. resmen sıpaydırmen mutant fln öyle şeyler. o yanıp yanıp sönme şahsen beni hipnotize etti. saatlerdir bi elimde telefon bi elimde kumanda oynuyorum. bence çok süpersonik. adamlar yapmış abi. :)

20 Mart 2009 Cuma

havada durdum, şahitlerim var.

uzun zamandır bilgisayar karşısında 2-3 dakka aralıksız sesli gülmemiştim. siz de gülün diye koyuyorum :) tarık mengüç'ün kaçışına ve esra ceyhanın olay sonrası anne gibi azarlamasına dikkat çekiyorum. tarıkmengüç yakışmadı sana bu kaçış. :D

18 Mart 2009 Çarşamba

lovebook.

bi tane benim feysbuk aşkım vardı, bi yerde tesadüfen görüp eklemiştim dayanamamıştım çünkü pırayvıttı profili fln. çok söylemek istiyorum şu anda burada adını soyadını okulunu fln ama tarzı ve yaşayış biçimi bakımından %90 blogger olabilecek biri. sora buraya yazarsam google da hemen atlıcak, arama sonuçlarında burası çıkıcak. çok riskli hareketler. o yüzden adı bende saklı. neyse işte, sora 1 yıl fln böyle ekli durumda kaldık ama hiç kimse tek kelime etmiyo. :) sonra feysbukunu kapattı uzun bi süre de açmadı yeni bi profil fln. geçen gün gördüm, yenisini açmış. add as a friend tuşuna elim bir gidiyor, sonra geri geliyor. git gel git gel derken hala basamadım. bilmiyorum nolucak. pırayvıt olmasa başka bişey istemem. çünkü sürekli bi profil fotorafı değiştirmeleri fln, fotoraflar da git gide güzelleşiyo, güzelleşti heralde. :) zenit' i de var. eşek sıpası. haydi zenitlerimizi tokuşturalım.

15 Mart 2009 Pazar

frekans.

- ben şimdi kimi insanları çok seviyorum, hemcinslerim de dahil. yani öyle bişey oluyo ki böyle hiç konuşmasanız bile o insanın sizden olduğunu anlıyosunuz. mesela bi gürcan hocam vardı hazırlıkta, hiç öyle fazla yakın da diildik seviyeli bi ilişkimiz vardı ama çok seviyor idim onu. hala da severim. sesi çok karizmatikti, ingilizce aksanı süperdi ve birebir benimkilerle örtüşen hobileri keyifleri fln vardı. house un divxlerini mi değişmedik, prison break üzerinde fütüristik konuşmalar mı yapmadık. caz dinliyodu, böyle hafif de zampara bi adamdı bildiğin karizmatik yani renkli gözlü fln. ve yalnız bi adamdı, hiç öğretmen arkadaşı yoktu fazla. sigara içiyoduk beraber djarumumdan çalmıştı fln böyle. keşke abim olsaydı o. yada böyle amca fln ne biliyim, aynı evde yaşanmalık insandı.
sonra bu sabah wat için iş görüşmesi fuarındaki ciee görevlisi. nası şeker bi adam ingilizce mabbet bile ettik espriler fln. sora cebinden bir adet iPod shuffle çıkardı, bi soru sorcam ilk doğru yanıtı verene hediyem dedi. biz dalga geçiyo sandık ama ciddi olduğunu 5-10 saniye sonra anladık. ar yu redi di didi dedi, biz de yes dedik. olraaaaaayt den dedi ve sordu. 1 doların üzerindeki adam kimdir. ben benjamin franklin dedim, bilemedim sıfır puan aldım. corç vaşintın mış. bi çocuk bildi aypodu da kaptı. nerden biliyim len çetelesini mi tutuyorum şerefsizlerin. sanki dolar sıçıyoruz. "hey dad, give me a twenty box meaan" mi diyorum, baba ya 20 lira verir misin diyorum. hayret bişey. ama bi tane daha soru sordu cevabı franklin roosevelt idi onu bildim. hediyesizdi ama o. öyle tebrik etti o kadar. kuru kuru. halbüse en azından bi flaş bellek fln beklemiştim hediye. neyse ziyanı yok, senin konuşman müzik zevkin yalnızlığın yeter. diğer arkadaşı hiç sallamıyodu bunu öne çıkartıyodu kendini. bu da böyle melankolik melankolik salonun köşesinde bize bakıyodu. bu örnekleri 7-8 e kadar çıkartırım böyle hemcinsim insanlar var sevdiğim, frekans meselesi. çat diye anlıyosun. bayanlardan hiç bahsetmiyorum çünkü işler biraz karmaşıklaşıyo o zaman.

- bi önceki postta bulunan şarkı var ya, dün gece çaldılar ve de çok güzel çaldılar, ağlıyodum nerdeyse ama çaktırmadım. ayrıca gözünüzü kapatınca gerçek konsermiş gibi oluyodu thom yorke gelmiş gibi. nası en ufak notasına kadar aynen çalabilirsiniz, nası aynı seste söyleyebilirsin. sana söylüyorum solist. italyan aksanınla çatpat ingilizce konuşmanı sevdik. aytodyua. I told you demek istiyo.

- çok globalsin hasan.
- sağol üstad, o senin enternasyonelliğin.

14 Mart 2009 Cumartesi

choke.

öksürüyorum öksürüyorum da bi türlü tüküremiyorum.



bugün de hava kapalı fln ya tam redyohed modundayım, allahım sana geliyorum bu akşam. başkasına söz verme.

12 Mart 2009 Perşembe

küu eşittir macit. küu eşittir emel.

cmt sabahı kimya101 vizem var. çıkmış vize sorularını aldım, hadi neyse derstir kırılmasın bi praktis yaparım ne kadar bilsem de kehkeh diye. çıkmış soruların hocanın derste çözdüğü sorularla uzaktan veya yakından hiç bir alakası yok. ayrıca hocanın da zaten soruları biz hazırlasak hepiniz geçerdiniz itirafında bulunması ve akabinde doçent lerden oluşan bir komisyonun soru hazırladığını öğrenmem ile kalbimin durması bir oldu. doçent lan. ne demek doçent. adamlar 40 yaşına gelmiş, 18 yaşından beri kimyayla uraşıyolar, manyak olmuşlar. bide taş çatlasın 1 buçuk milyar maaş alıyolar. düşünsene psikolojiyi. şimdi s.kerticem sizi ipne çömezleeeer, boşuna mı okudum lan ben değil de nedir yani, resmen öyle yapmışlar. hayır daha kimya serisinin ilk dersi yani, adı üstünde 101. giriş dersi. hoca ne güzel toriçellidir, q=macit tir fln anlatıyodu. dalga geçiyor idik biz de. üniversiteli arkadaşlarım tanıdıklarım fln diyodu ki olm vizeden 24 almışım yırttık galba fln. ne yalan söliyim ben de içimden salak bu heralde nası insan gördüğü dersten 34 alır ki diyor idim. şimdi sizi daha iyi anlıyorum. ben 22 alcam bence. sevgili kimya hiç sallamadığım bi ders olduğun için, seni hafife aldığım için öylesine almıştım seni. göte geldi aşkımız, ikimiz de şaşkınız.

akşamına redyohed tribute konseri var ama naber. bronx'a bekleriz.

11 Mart 2009 Çarşamba

seçimden beri geometri dersi.

- köyümüzün ağası RTE'nin açıklamaları bilim dünyasını sarsıyor.

" Şu anda Türkiye'de bir ekonomik kriz yok mu? Var. Bunu görüyoruz, eyvallah. Ama bunu da görelim, benim vatandaşımın cebindeki parayı bizden önceki iktidar eritmiyor muydu? Eritiyordu, neyle eritiyordu, enflasyonla eritiyordu. Biz ne yapıyoruz, fenerdir vergidir ihaledir öyle eritiyoruz. Eritiyoruz ama metrobüs yapmasını da biliyoruz. Ötekiler napıyodu. Yiyip yiyip kuruş koklatmıyolardı. Biz naptık, metroyu Atatürk Oto Sanayii'ne uzattık. Yeşil alanları % 16500 arttırdık. Her yerde ağaç var, lale var. Sonra diyolar ki başbakan yalan söylüyo. Teğet, kiriş, çap hepsi aynı şey. Hepsi doğru parçası. Bana laf abazanlığı yapmayın. "

Bu açıklamalar doğrultusunda, geometri bilimine yeni bir soluk geleceği kulislerde konuşulan konular arasında. Aynı zamanda okulumuzun geometri öğretmeni olan RTE, öğretmen açığı sebebiyle boş geçen ingilizce derslerine girip girmeyeceği hakkındaki sorumuzu da şöyle yanıtladı:

" Van minüt. dis iz e pensıl, dis iz e tiçır. "

* italik yazılanlar gerçek alıntıdır.

10 Mart 2009 Salı

andy warhol, dandy var ol.

- andy warhol çok karizmatik bi adam. dandy warhols un ise olanlarla hiç bi ilgisi yok ama şarkılar güzel. :)



- emerika için uçak bileti baktım, insan merak ediyo först klasa da bakıyo. daha doğrusu seçenekler otomatik çıkıyo sizin karşınıza. newyork jfk gidiş dönüş, thy förstklas ile 7.400 küsür lira. hayır bi de feel like a star diyosunuz. adam 7 milyar vermiş lan napıcaktın dankekle meyöz meyve suyu mu vericeğidin. ayrıca 7 milyarı verdikten sonra öyle kitap arasına ayıraç koymak fln ucuz numaraları yemezler. benim 7 milyar param olsa ve onu size vericek kadar salak olsam, masaj isterim, yataşın 1,5 kişilik yataklarından isterim, ps3 isterim, divx arşivi isterim. 15 saat nası geçicek yoksa. adama bak, 7 milyar alıyo kitaba ayıraç koyuyo. kitabı hostesin okuması lazım masal gibi aslanım kusura bakma.

biz de mi öldük, biznıstık biz?

he bi de lufthansa, thy'den daha ucuz, sınırsız yiyecek ve alkol veriyolar. münih aktarmalı. olmuyo thy.

- gece acıkmaları kadar kötü bişey yok, çok fena. uyuncak her kapalı mekanda yiyecek bişiler olması lazım poğaca kraker fln. amerikan salatası mesela. salamlı italyan salatası. gece yemekleridir bunlar. he bi de bi ritüel var ki tadından yenmez. alkole feda, sabahlamaya deva.
her canlı dürümü tadacaktır. (Coco Bonita, 2009 © )

9 Mart 2009 Pazartesi

negro.

negro yemek gibi yine,
hunharca ikiye ayırıp kremasını yiyerek

keyifli kısmı önce yapmak.
sonunda kuru kuru bisküvi kalıcağını bile bile.
tek bi tane bizi tatmin etmiyo hiç bi zaman,
neden bi paket yiyiyoruz sanıyodunuz?

the suburban.

ya resmen banliyöde oturuyorum sıçıcam böyle işe. kamilkoç otobüs kaldırsa burdan yeridir. zira 145T ikramsız fln çekilmiyo. halbuki şöyle bok suyu renginde neskafe ve bi adet otobüs keki olsa jelatinle paketli. o zaman çekilir belki.
he aslında biraz da memnun gibiyim. istanbulun karmaşası yok, biraz daha rahat daha sakin. tam uyuncak, rahatlancak yer aslında ama kesinlikle yaşancak yer diil. yeter yani. güz dönemine sabrediyorum, bi an önce gelsin. ben de isterim en yakın arkadaşlarımın evinde bakkala gider gibi gidip kalmak, onların o şekilde gelmesi fln. soyut oldum iyice.
he bi de yonca kavşaktaki tabelada istanbul yazıyo. evet bildiğin istanbul. bi de edirne var.
mesela rivayetlere göre gerçek istanbulda o tabelalar ankara - edirne şeklindeymiş. :)

8 Mart 2009 Pazar

kavacık.

- istanbul'un anadolu yakası çok güzel geliyo bana. dün gece mağazanın çengelköy şubesinin sayımı vardı. bugün yatayım diye gönüllü oldum sabahlamaya. o kadar güzel ki oralar anlatamam. belki biz avrupa'da oturuyoruz diye bize öyle geliyodur ama çok güzel. daha köprü gözüktü zaten benim içim pırpırlanmaya başladı. sağda rumeli hisarını gördüm, 10 saniye sonra solda istinyeyi gördüm. ağlıyodum resmen. ışıklar, boğaz. havası değişiyo herşeyden önce, ruhsal olarak rahatlıyosun. bi de çok karizmatik ilçe isimleri. beykoz, kavacık, çengelköy, göksu, moda, anadolu hisarı, riva. tabela okumaktan kendimden geçtim. kavacık demek özellikle güzel. ya da göksu. bi yere adresimi verirken göksu/istanbul yazmayı çok isterdim. insanlar nası konuşuyo hadi kavacığa çıkalım çay may, yok çengelköye inelim balık yiyelim, karşıya hisara geçelim ordan istinyede yürürüz fln. bunlar dün akşam duyduğum gerçek cümleler. biz ne diyoruz taksimde buluşalım, maçkaya gidelim maslağa gidelim, beşiktaşa inelim. bok gibi. hadi beşiktaş biraz güzel :) anadolu yakasında yaşamak istiyorum. en azından orda oturanlar ne var burda be diyebilir ama birazcık hevesimi alayım, lütfen.

- bıçak sırtı gibi beni derinden etkileyebilcek bi dizi başlasın istiyorum. ya da biz bıçak sırtını hiç izlememiş olalım bi daha başlasın. müziği çıktı demin winampta random olarak da o yüzden. müziği çok fena hüzünlendiriyo beni, aklıma bişiler getiriyo, neyse.

7 Mart 2009 Cumartesi

masa sorunsalı.

bazen düşünür insan,
sevmeye gücüm yeter mi diye
kimi zaman yeter, çoğu zaman yetmez
alkol kana karışırken herşey buğulanmaya başlar
kendini sevmekten korkmaz hale gelirsin ya hani
kendini sevmeyi becerirsin,
bi bakmışsın ki sen o olmuşsun, o sen.
öyle çok seversin ki hatta, kıskanırsın delice
başkasından değil, kendinden.
kıskanırsın kendini onu sevdiğin kadar sevemediğin için
kıskanırsın.
çünkü o kadar basit gelirsin ki kendine o an,
hiçbir şeyin önemi kalmaz, dışardan izlersin kendini
sigara dumanının arkasında seçtiğin o siluet
hayatına senden fazla girer aslında o an.
çözüm basittir, karar verilmiştir
ikisi bir olursa ancak yaşanılabilir
sen içini ısıtan bi ateş sanarsın ama
yangınlarının başlangıcıdır.
sıcak gelir ama korkarsın.
titreyerek.
o tereddüttür işte masalar sandalyeler
ve libidodur çalan şarkı,
kanına karışmakla meşguldür halbuki o.
herşey karşıya geçip geçmemekle ilgili
şimdi söyle bana sevgilim
kimi daha çok seviyorsun
masayı mı, beni mi?

5 Mart 2009 Perşembe

ve şimdi reklamlar.

no ma'am show® 2005 ©

seslendirme, sağ kolonda görebileceğiniz ygt ' e aittir.

4 Mart 2009 Çarşamba

aypod'a açık mektup.

böyle kafayı yediğin zamanlarda çok üzülüyorum. gidip para kaptırcam sanırım yine servise. biraz daha dayansan. yaz sonuna kadar söz. alcam o zaman. seni de beni de bu işkenceden kurtarıcam, 4 senedir birlikteyiz düşmediğin yer, çizilmediğin tarafın kalmadı. biliyorum, artık yoruldun. belki de gırtlağına kadar geldi ama lütfen. 4 sene bekledin, 2-3 ay mı bekleyemiceksin. bak bugün otobüste, metroda ve okulda o kadar çok eksikliğini hissettim ki, benden bir parça olmuşsun resmen. mırıldanmaya çalıştım playlistimdeki şarkıları, olmadı. hiç kimse yerini dolduramadı. öyle ki, ruh halime göre shuffle yapışını, cebimden çıkarmaya her üşendiğimde tam düşündüğüm şarkıyı çalmanı sevdim. senle kaç bunalım, kaç neşe, kaç flört, kaç ayrılık yaşadık. hep sen vardın, başkası değil. her cigabaytını seviyorum. lütfen artık dön. seni o ibişlerin eline teslim edip, kapağını kanırtarak açmalarını istemiyorum. beynine reset atıp tüm öğrendiklerini silsinler istemiyorum. 30-40 yüro vermek istemiyorum. biz kavga edebiliriz, bazen tartışabilir hatta küsebiliriz. ama bu kimseyi ilgilendirmez, aramıza kimseler girmemeli, girmesin. şunu bil ki, seni hiç aldatmadım. lütfen dön. seni seviyorum, taylır.

2 Mart 2009 Pazartesi

satılık.

bilgisayar parçalarımı satıyorum. bi iki tane çok sevdiğim oyunu oynayamadım sinirim bozuldu. arkadaşın bi kaç parçasıyla bi kaç sıfır parça birleştircem. o yüzden satıyorum. yazıyorum şimdi parçaları.
- Intel P4 3.0 Ghz Prescott, 2MB L2 Cache, Hyper Threading CPU
- Asus P4P800-X Anakart, Sata, Ethernet, 5.1 Audio, Dual Bios, 8 x USB
- Kingston 1 GB DDR400 Ram
- Sapphire Ati Radeon X1600XT 512 MB AGP Ekran Kartı
- Samsung 80GB 7200Rpm Sata Hard-Disk

Tüm parçalar, orjinal kutusunda, driver cd'leri, hediye aksesuarları, garanti belgeleri
antistatik poşetleri süngerleri fln bile duruyo. Ayrıca isteyene Microsoft Multimedia Desktop Value Pack, klavye-mouse setimi de hediye veririm.
Fiyat 330 TL.
300'e olur mu diyenler için geliyor, olsa 300 derdim niye 330 diyim.
Kasa dahil değil, parçaları orjinal kutularında vereceğim. 40-50 liraya alacağınız bi kasayla şahane bi bilgisayar yapabilirsiniz. Satma sebebim yeni nesil 2-3 oyunu oynayamamam :)

1 Mart 2009 Pazar

dakikada 140 nabız.

bi günlüğüm olsa, ona bu şarkıyı koymak isterdim şu an. olmadığı için blog'a koyuyorum. klişe şarkı ama olsun. böyle içim çok acayip oluyo dinlerken. her enstrümanına her notasına dikkat edip sanki lisınink yapıyormuşcasına dinleyin. böyle bisürü malzemeden yapılmış, çok lezzetli bi yemeği yemek gibi. büyüsü harmonisinde yatıyo. her birini tek tek dinleyin, sonra tamamından küçük bi lokum alın.
pırpır.