CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

29 Ocak 2011 Cumartesi

Bu gece biraz huzunluyum. Belirli bir sebebi yok. Aslinda sebepler. Daha cok. Hayatim iyi de gidiyor oysa. Kavramlarimizin karmasikligi, alelade siralanislari, kirilan bardaklar, firlatilan kufurler ve tukuruk parcaciklari.
Ben. Kirmiyorum. Soyleyemiyorum. Yaziyorum. Mektuplar yaziyorum, sarkilarimi yasiyorum, vitrindeki kitaplarda, albumlerde, sokaktaki kokuda, arjantindeki kabarciklarda buluyorum ben kendimi, seni, onu, bizi, sizi.
 Icimden gelenleri yapmak suc oldugundan beri, bu denli girift duygular icinde yuzdugumden kimsenin haberi yok. 
Egilip bukulen degil, kirilan duygular bunlar. Benimkiler bakalit gibi. Balkondan asagi atiyorsunuz, yine oradayim. Anlasilmayan sey su, ben hakli ya da haksiz, hirli ya da hirsiz, yalanci ya da durust degilim. Ben anliyorum, anlamaya caba gosteriyorum. Orada olabildigim icin, orada olmam gerektigi icin, belki de hep orada olacagim icin uzerimdeki ciziklerle ve sarkan menteselerimle yatiyorum. Tahammul ve tahakkuk edemediginiz tek sey bu gercek.


Icim daraliyor. Kazaniyorum. Kaybediyorum. Tanisaniz seversiniz insaniyim, severseniz nefret edersiniz oldugum kadar.


Yanlislarim kadarim, cunku dogrularimin icine sicilabilir, ama yaptiklarim hep orada olacak.


Ben. Ayni. Evet evet. Neden susuyor-sun-uz?

20 Ocak 2011 Perşembe

Bazen kotu bir adam oldugumu dusunuyorum. Cogunlukla iyi niyetliyimdir oysa. En azindan notr kalabilirim. Farketmez derim. Farketmediginden degil. Nerede yatmak istedigimin ne onemi var ki. Yorulmak istemedigim icin. Boyun egmek daha iyidir bazen. 


Kirip dokmemek icin. 

Sonra dusunuyorum. Hic kotu bir adam degilim.

Deniyorum.

Mavi olipsi cok severim mesela. Kimse sevmez. Aysti limon icebilirim, severim. Kimse sevmez. Sigara secmem, elbette tercihlerim vardir ama ayirt etmem genellikle. Kahvaltida cay icmeyi sevmem. Asla icmem demiyorum ki. Icerim elbet. Icmeyi sevmem. Soktugum aycekirdegini sevmemenin neresi suc? Hem ben yiyemem aycekirdegini. Saka yapmiyorum su an. Gercekten zorlanirim ve oldukca yavas acabiliyorum cekirdegi. Icinden cikana degmiyor. O yuzden sevmem pek. 

Deniyorum.

Yavas yavas. Yavan yavan. Yalan yalan.

Bu gece bisey farkettim, selebriti diye bir olgu var. Celebrity. Bildigin cemiyet hayati. Herkes herkesi taniyor, ve herkes herkesi seviyor. Cok degisik kafalar. Bana gore degil. Ergenlesip sadece blog yazabilirim yeni bir blog acip her an. Ya da kapatabilirim falan hesaplari. Sanal arkadasliklar ve sosyal medyanin boyutu korkutucu olmaya basladi. Eger ki bir nirengi noktasi sececek olursak, dizustu edebiyat da diyebilirim. Bilgisayarlarin icinden hortlayip gercek hayatta kisilik buluyoruz, bulanlar oluyor. Evet, bunlari surec icerisinde internetten sevgili yapan, ya da flort eden ben soyluyorum, biraz hipokratca olabilir ama buna en kisa zamanda kisisel bir cozum uretecegim. Olmaz yani boyle. Ben duz mutluyum sanirim, gercek hayatta tanistigim arkadaslarla falan. Cemiyet hayati daha degisik. Avrupada benzer tabakalar var hakikaten. Sanatcilar sanatcilari taniyor falan. Ama hic birinin twitter'i, carbonmade'i, blogu falan yok. Sonuc olarak ben ki, mutual friendlerden bile korkan bir insan, oyle bir ortamda duramadim. Samimiyetsiz. Oradaki benler ben degil, senler sen degil. Onlar? Hic degil.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Ders calisamiyorum. Yarim saat oldu bak derse oturali. Derse oturmak dedigim de aldim kitabi, iste okuyorum. Toplumsal cinsiyet falan. Lan mezun olunca bana bi sorsunlar allahaskina, 'nasildi dersler zor muydu' diye. Aldigim secmeli dersleri sayicam. Ne alakasi oldugunu anlayamayacaklar, o gunu bekliyorum. Korkacaklar.

Oyle iste. Gunlerdir ayni anda buldugum huzuru ve huzursuzlugu cok seviyorum. Ikisi esit derecede olunca, zaman eglenceli geciyor.

Param yok. Gercekten yok.

Sabah 12'de son finalim. 12 sabah oldu benim icin son 10 gundur. Aslinda oglen 12 denir. Yarindan sonra finallerim bitiyor fakat, itu'nun kotu yani baska okullarla final tarihlerinin hic bir zaman uymamasi. Hep erken baslayip, erken bitiriyoruz. Bu da baska okullarda okuyan insanlarla ortak paydada bulusma konusunda zorluk cikariyor. Nefret ediyorum bu durumdan.

Baska seylerden de nefret ediyorum ama simdi sayamam. Uyumam lazim ve hic uykum yok. Ayrica daha okumam gereken 100 sayfa falan var. Yarin yolda biter insallah.

Kelimenin tam anlamiyla, torrentin anasini sktim. Saka yapmiyorum. Duzenlenmek icin beni bekleyen, devasa bir downloads klasorum var. Nefret ediyorum soyle islerden. Ama sonra cok guzel artworklu, albumune gore klasorlenmis bir arsivim oluyo. Takinti var bende. Hepsini oyle arsivliyorum. Filmlerin harddiski ayridir mesela. Harddiskten ziyade, bir de DVD arsivim var odamda. 80-90 filmlik. Fakat BluRay cikti, mertlik bozuldu. Gotume sokabilirim artik o DVD'leri. Torrentden HD indiriyorum mkv, oh. Sokarim DVD'ye. Fakat yine de atmaya kiyamam.
Belki bi gun gelir, plaklar gibi degerlenirler. O zaman da orjinal collector edition dvdlerimi cikartirim ortaya. Ekmegini yerim.

Gecen gun pokerde 28 euro kazandim. Fakat, ertesi gun 20 euro kaybettim. Kumari biraktim. Cok uzuldum cunku sonradan, salakligima doyamadim.

Boyle blog kusmasi cok zevkli. Hadi dagilin, dersinin basina herkes.

15 Ocak 2011 Cumartesi

Dun gece uzun bir aradan sonra sarhos oldum. Sarhos dedigim, fizyolojik degil, yanlis anlasilmak istemem. Istemezdim. Istemedim. Ictigim 3-4 duble biseydi, acili ezmeydi, peynirdi, ayvaydi. Sigara icmek serbestti mekanda, fakat ben orada duramadim. 15 dakikada bir disari adim attim, denizi seyrederek ictim, tam bir paket sigarayi. Deniz gordugum zaman boyle oldugumu bilenlerden biri olmaktir sevilmek.
Hayatimi dusundum, usengecligimi, yersiz durustlugumu ve yersiz yalanciligimi, belli belirsiz hallerimi, hic bir kadina esasen ne kadar sevdigimi anlatamadigimi, hepsinin icimde tek tek, birbirinden baska degerleri oldugunu, ve duvarlarin beni hep usuttugunu. Nicel olarak degil, nitel olarak sevdigimi.
O an, herkesin esprilerini, bazilarinin yaklasma cabalarini, kadinliklarini, adamlarin dertliliklerini, garsonun raki sisesini tutusunu, solistin yanik sesini, baglamacinin baglamasini, herseyi gotlerine sokasim geldi. Cunku ben o an, orada degildim. Nerede miydim? "Neredesin sen?"

11 Ocak 2011 Salı

Deniz kenarinda guzel olan bir kadin, gercekten guzeldir, emin olabilirsiniz. Makyajsiz, saclari en dogal halinde, vucudu kusurlariyla ve guzellikleriyle ortada, tuzlu su cildinin parlakligini almis bir vaziyet.

6 Ocak 2011 Perşembe

İnce boyun'du beni günaha sürükleyen. Tanrıma el açtım, affet dedim, bana sadece onu bahşet, başka bir şey istemiyorum dedim. Başını alırsın dedi. Üzüldüm... Ne üzüleceğim lan, sigaramın düğmesine bastım.

4 Ocak 2011 Salı

"Ben demistim" demekten nefret ediyorum, ama inadina, dunya bana surekli ayni mizansenleri yasatiyor. Bazen salak olabiliyorum, evet, ama geri kalan cogu zaman sezgilerim oldukca yuksek ve rasyonel bir insanim. Bu da hayata karsi, uzulmeye karsi, uzmeye karsi, kisacasi kotu olan seylere karsi bende bir bagisiklik gelistirdi. Onlem almaya calisiyorum, hayatta hep baskalarinin mutlulugunu dusunuyorum. Etraftaki insanlara yalan soyluyorum, telefonlara cevap vermiyorum, bazi seyleri gormemezlikten geliyorum, icten pazarlik yapiyorum. Gercekten sevdigim ve deger verdigim insanlara yalan bile soyleyemiyorum. Dogrulari yariliyorum, sigarami sonduruyor, birami yudumluyorum. Tecrubelerden sonuclar cikariyor, intibalarin yol gosterisine iptila ediyorum. Ayni yollardan gecmemeye yemin ediyorum, illa ki biri geciriyor, ayni seyler yine oluyor. Sikildim. Yoruldum. Utandim.

Keskin sirke, kupune zarar. Sakin olabilmemiz gerek.

Hala da kalkulusu ogrenemedim ya, beni sikseler yeridir.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Kazandiklarimiz kaybettiklerimize esit olsaydi, belki o zaman, 'en azindan sike surulecek bir aklim var' diyebilirdi insan. Sonra ne oldu? Hic.

2 Ocak 2011 Pazar

Kadinlari anlamanin bedeli; Isinize gelmediginde, asla yapmayacaginiz sacma sapan seyler yapmak zorunda kalmaktir.